
Festivaller de dahil, kültür ve sanat etkinliklerinin, toplumsal çalışmalar yapan kurumlar için giderek zorlaştırıldığı koşullara inat, 36. Kültür ve Sanat Festivalimiz vesilesiyle dayanışma ve mücadelenin coşkusunu bir kez daha sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Dünyanın tüm zenginlik ve güzellikleri ile birlikte kamusal alanların da sermaye tarafından her geçen gün daha fazla talan edildiği zamanlardan geçiyoruz. Zenginliklerine zenginlik katmak için dünyanın dört bir tarafını kan ve gözyaşına boğan sermaye, İngiltere’de olduğu gibi daha fazla kar için işçi ve emekçilerin on yıllarca devam eden mücadelesiyle elde ettiği kazanımlarına pervasızca saldırıyor.
Kamusal alanlar, sağlık, eğitim, konut, iletişim, ulaşım, enerji özelleştirmelerle giderek artan oranlarda sermayenin ticaret alanı haline getiriliyor. Halkın en temel ihtiyaçları üzerinden günlük olarak 35 milyon sterlin kar elde eden sermaye ve onun hükümetleri, özelleştirme ve kemer sıkma politikalarıyla işlemez hale getirilen kamu hizmetlerinin faturasını ‘’günah keçisi’’ ilan ettikleri göçmenlere kesmekte. İktidardaki İşçi Partisi’nin, göçmenlik karşıtlığında Muhafazakâr Parti ile yarışını aşırı sağcı Reform UK kazanmış olmasına rağmen, İşçi Partisi göçmenlik karşıtı politikalarında ısrar ediyor. Londra Büyükşehir Belediyesi örneğinde olduğu gibi çok sayıda göçmen belediye başkanı olan ve göçmenlerin neredeyse tamamına yakınının oyunu alan İşçi Partisi, yerli ve göçmen emekçileri karşı karşıya getirerek ortak mücadelesini bölmeye çalışıyor.